“Kardeşin ağlıyor. Ona elindeki bebeği verir misin?”
Siz de 2-4 yaşlarındaki çocuklara bunları söylediyseniz, muhtemelen olumsuz bir tepki ile karşılaşmışsınızdır! Bu olumsuz tepki karşısında çocuğunuzun paylaşma bilincinin oluşmayacağını düşünerek kaygı hissetmiş olabilirsiniz! O halde gelin bu sürecin detayları hakkında konuşalım.
Çocuklar neden oyuncaklarını paylaşmak istemezler?
Öncelikle, biz yetişkinler olarak aynayı kendimize çevirmekte fayda var. Kıymetli mücevherlerimizi, favori kıyafetlerimizi veya sevdiğimiz çantalarımızı başkasıyla öylece paylaşmıyoruz, değil mi? İşte çocuklar da kendi gözünden değerli olan oyuncakları konusunda benzer bir düşünceye sahiptir. Çünkü oyuncaklar, çocukların en değerli eşyalarıdır.
Paylaşma kavramı doğuştan gelen bir özellik değildir. Sosyal deneyimler ve bakım verenin doğru adımları ile zamanla şekillenir. Çocuklar ancak ebeveynleri tarafından hakları korunduğu, seçimlerine ve kararlarına saygı gösterildiği zaman paylaşma bilinci geliştirmeye başlar. Paylaşma bilinci; Empati kurabilme ve başkasının gözünden dünyaya bakabilme becerilerine dayanmaktadır. Bekleme, sıra alma, işbirliği, ödünç alma, ödünç verme gibi çocuğun zaman içinde geliştirebileceği karmaşık süreçler içerir. Bu nedenle çocuğunuzu paylaşmaya zorlayan hamleler, onu ayakkabı bağcığı bağlamaya zorlamak gibidir. Çocuğun elindeki iki adet ipi kurdele yapmaya zorlayıp yaptıramayacağınız gibi, henüz paylaşma duygusu gelişmemiş bir çocuğa da sözel telkinlerimizle yön veremeyiz. Gelin, paylaşma kavramının temellerini atan doğru adımlara birlikte bakalım.
Paylaşmak için güvenmek gerekir!
Çocuklar tıpkı yetişkinler gibi geri alacağına güvenmediği zaman oyuncağını paylaşmak istemez! Onlar için güven duygusu çok önemlidir. Doğru iletişim ile çocuğunuzun çok değer verdiği oyuncağı üzerindeki seçimlerine saygı gösterdiğinizi bilmek; çocuğun oyuncakları üzerinde sahipliğinin devam ettiğini hissettirir.
Çocuğun hangi gelişim döneminde olduğunu bilmek önemlidir!
Çocuğunuzun bir tarak, bir kalem veya bir yaprağı bile paylaşmamasının büyüyünce bencil biri olacağına işaret ettiğini kim söyledi? Çocuklar 2 yaş itibariyle kendi duygu, istek ve ihtiyaçlarına odaklanırlar. Benmerkezci bir yapıda olduklarından olaylara yalnızca kendi perspektiflerinden bakabilirler. Dünya hakkında düşünceleri ‘ben’ etrafında gelişmektedir. Ulaşabildiği her nesneye sahip olma duygusu oldukça güçlüdür. O nedenle kendine ait olmaya eşya için bile “Bu benim!” diyebilir. Bu gibi durumlarda ebeveyn, eğitmen ve bakım verenler bu durumun gelişim döneminden kaynaklandığını bilmeli ve kaygılanmamalıdır. Gayet rahat bir şekilde ve doğru cümleler ile sınır koymak yeterlidir. “Bu bana ait bir eşya. Bak burada sana ait bir oyuncak var. Bu oyuncak ile oynayabilirsin!” gibi yönlendirmeler yapabilirsiniz.
Çocuklar, paylaşmayı gözlemleme fırsatı sunun!
Çocuğun paylaşmayı öğrenmesine giden yol, çocuğa rehberlik etmek ve onun gözlemlemesine fırsat vermekten geçmektedir. Çocukların paylaşmanın ne olduğunu gözlemlemesi için dolabınızdaki eşyalarınızı paylaşmak ve paylaştığınız kişiye karşı duyulan güveni çocuğa yansıtmakta fayda vardır. Çocuğunuzun alanına girerken kapısını çalmak, bir eşyasını alırken izin istemek; ona duyduğunuz saygıyı hissettirecektir.
Rehberlik ederken kontrolün onda olduğunu hissettirmek gerekir: “Kardeşinle tren oyunu oynamaya ne dersin? Bu trenlerden hangisini kardeşine vermek istersin? Sarı olanı mı, kırmızı olanı mı?”. Bu ifadeler ile çocuk, kendisine ait olan nesneler üzerinde kontrolünün devam ettiğini hisseder. Karar verme ve seçim yapma süreçlerine dahil olması, paylaşmaya giden yolu kolaylaştırır.
Kitaplarındaki karakterlerin ya da oyuncaklarının bakış açısını kullanarak hayal etmelerine yardımcı olabilirsiniz. Örneğin; “Beraber okuduğumuz kitaptaki sincap, cevizlerinin birazını arkadaşıyla paylaşmıştı. Sonra sohbet ederek birlikte yemişlerdi.” gibi cümleler kurabilirsiniz.
Çocukların dünyasındaki her durumu çözerken başvurduğumuz gibi, yine en etkili yollardan biri olan oyuna başvurabiliriz. Değiş tokuşa dayalı oyunlar ile bir nesneyi sırayla birbirinize alıp verebilirsiniz. Ortada duran bir kum saati ya da ilginç sesler çıkaran bir zil ile oyununuz daha eğlenceli ve heyecanlı bir hale gelebilir. Çocuğunuz, elindeki nesneyi size verdiğinde onu takdir eden tutumlarla davranışını pekiştirebilirsiniz. Böylece çocuk, oyuncağını paylaştığında tekrar ona döndüğünü görmüş olacaktır.
Çocuk en sevdiği eşyalarını ya da özel hissettiği bir oyuncağını paylaşmak istemeyebilir. Bu duruma saygı duyulmalıdır. Çocuğunuzun yaşıtlarıyla bir oyun buluşması planlıyorsanız, buluşma öncesinde konuşup paylaşmak istediği ve istemediği oyuncakları ayırabilirsiniz.
Çocuklar 5-6 yaşlarına geldiğinde paylaşmayı, akranlarıyla işbirlikçi oyunlar kurarak edinmeye ve öğrenmeye devam ederler. Bu öğrenme sürecinde her zaman onların yanında olmalı ve kararlarının arkasında durarak, onların hep iyiye yönelmesini sağlamalıyız.
Çocukların paylaşma kavramını deneyimlerken okuyabileceğiniz kitapları sizler için derledik. Ulaşmak için tıklayın.
Keyifli okumalar dileriz.